Güncel
news-details
Makale

BİZİM HİKAYEMİZ OTİZM

Söze nasıl başlanır ki! OTİZM. Günümüz çocuklarında görülme sıklığı gün geçtikçe artan, çağımızın illeti.

Söze nasıl başlanır ki! OTİZM. Günümüz çocuklarında görülme sıklığı gün geçtikçe artan, çağımızın illeti. İllet diyorum çünkü sadece çocuk için değil aynı zamanda anne baba, için tüm aile için zor bir sürecin tanımı aslında.

Merhaba herkese. Adım Hilal Akyıldız. 33 yaşında bir çocuk annesiyim. 3 yaşındaki oğluma 26 aylık iken Atipik Otizm teşhisi konuldu. Elimden geldiğince yaşıyor olduğum tecrübeyi sizlere aktarmak için buralarda olacağım.

Geçmişe dönüp henüz 6 aylık iken yaptığı bazı hareketleri izledim arşivimden. El çırpmalar, çak yapmalar, ‘BABA’ demeler varken nasıl oldu da bu noktaya geldik bilmiyorum. 23 aylık iken artık bir şeyler yapmalı, neden ilgi göstermiyor hiçbir şeye diyerek çıktık bu yola. Evet hiçbir şeye ilgisi yoktu. Oyuncakları ile oynamaz yalnızca yerde yatarak etrafı izlerdi. Ona ismiyle seslendiğimde dönüp bakmaz, komut verdiğimde duymuyormuş gibi, sanki hiç onunla konuşmuyormuşum gibi davranırdı. İlk kez çocuk psikiyatristine gittiğimde durumu gözlemlememi istemişti. Çünkü bazen çocuklar uyaran eksikliğinde de bu tepkileri verebilirdi. O saat itibariyle sürekli gezmeye etrafta ne var ne yok bakmaya başladık. Fakat hiç dışarı çıkmak istemiyordu. Parka gitsek kucağımdan aşağıya inmek istemiyordu. İlk kreş deneyimimiz bu aşamadan sonra başladı. Kapıda ağladığını, bağırdığını işittiğim çok zamanlarım geçti. 3 haftanın sonunda kreşe alıştı ve artık kendisi dışarı çıkmak istemeye başladı. Benim için büyük bir adımdı ancak yeterli değildi. Zaman içinde okul psikoloğu onu tekrar doktora götürmemi istedi. 3 aylık doktor araştırmaları ve çeşitli eğitim tavsiyelerinin sonrasında oğlumda tekrarlayan hareketleri fark ettim. O noktadan sonra artık emin oldum. Semptomlar zaman içinde eğer müdahale etmezsem artacaktı. Ve o korkunç gerçeği kabullenmek durumundaydım. Oğlum Otizmliydi. Bir devlet hastanesinden bu konuya ilişkin raporunu çıkarttım ve eğitimlere başladı.

Çoğu otizmli çocuk annesinin hikayesinin başlangıç aşaması bu şekilde. Önceleri normal gelişim gösteren çocuğunun bir anda değişiminin nasıl yada neden olduğunu bile fark edemiyorsunuz.

Şu anda 3 yaşında oğlum ve devlet eğitimi ile birlikte duyu bütünleme eğitimi de alıyor. Zamanımızın büyük kısmı parkta, oyun alanlarında, aile gezmelerinde geçiyor. Bu serüvene başladığımız süre zarfında kazandığımız birçok becerimiz oldu. Artık ismine dönüyor, komut alıyor. Ancak iletişim kurmayı hala istemiyor. Çocuklar ile sık sık bir arada bulunduğu son 3 hafta içinde benimle konuşma ihtiyacı duymaya başladı. Daha fazlası için yeni eğitim döneminde kreşe gitmesini istedim. Okul buldum ve kaydını yaptırdım. Haftaya okul yollarında olacağız. Aynı zamanda duyu bütünleme ve özel eğitimine de devam edeceğiz.

Herkesin kafasında 3 yaşındaki çocuk için bu kadarı fazla değil mi sorusu uyanabilir. Aksine Otizmli çocuklarda yoğun eğitim ve terapi tek çaredir. Bir yıllık süre zarfında etrafına ilgi göstermeyen, oyun oynamayan, kimseyle iletişime geçmeyen oğlum; oyun isteyen, parka gitmek isteyen, işaret yoluyla da olsa derdini anlatmaya çalışan bir çocuk haline geldi. Bunu başarmamızın sebebi ona kendi dünyasına girme fırsatı bırakmamaktı.

Sizlere OTİZM ile ilgili tecrübemden bahsetmeden bu dünyanın içinde dönen zorlukları yada kolaylıkları anlatamazdım. O yüzden söze kendi hikayem ile başlamak istedim. Benim gibi olan benim gibi yaşayan tüm annelere ve babalara seslenmek ve belki de yanlış giden birçok şeyi dillendirerek çözüm üretebilmek için burada olmaya devam edeceğim.

Bir sonraki yazıma kadar size verebileceğim en güzel tavsiye ise “Asla Pes Etmeyin”. Çünkü evlatlarımızın başarması için bizden başka gidebileceği bir yer yok.

Bu makaleyi paylaşabilirsiniz!

author

By Hilal

Yazar